Eyyy…! Dur, kendimi tutacağıma söz vermiştim bu yazıyı yazarken.
Daha kendim küçük bir çocukken bile, bir gün anne olacağımı biliyordum. Çoğu ergen genç kızın geçirdiği ‘feminist evre’, ‘çevreci evre’yi bende geçirdim ama çok uzun soluklu olmadı: “Bu dünyaya çocuk mu doğurulur?”, vs.
Hepimiz çocuksuzken (yani ½), hiç bir zaman çocuk isteyeceğini düşünmeyen arkadaşlarım oldu; o zaman ileride fikirlerinin değişeceğine emindim. (1/1)
Gel zaman git zaman, önce çocuğum oldu, sonra da çocuklarım. (1/1 +1/1) Sadece bu değil, hiç çocuksuz arkadaşlarım hala olduğu gibi, bu 40 yıl içinde anne olmaması gereken insanların da çocukları olduğunu gördüm ve sonra çocuklarını da tanıdım. Ve ben elimi göğsüme vurarak, çocuklarıma olan tüm sevgimi içimde hissederek diyorum ki; ANNE OLMAK HER KADINA GÖRE BİR ŞEY DEĞİLDİR !! Çok iyi anne olacağı belli olup, hiç çocuğu olmayan biri ne kadar içinizi burarsa, bunun tam tersi de aynı şekilde acıklıdır.
Matematik hesabı yapıyorsak, o zaman şöyle diyeyim: Çocuğunuz olduğunda eksiliyorsunuz ! Neden mi? Çocuklarınız hastalandığında, çocuğunuza haksızlık yapıldığında, çocuğunuz büyüyüp hayata karıştığında, endişe etmekten, üzüntüden eksilirsiniz. Hayatın bütün yükü üzerinizdedir. Kendinizi, onu kucağınıza aldığınız andan itibaren pekte önemsemezsiniz.
Çocuklarımızı dünyaya değişmeyiz; onlara zarar gelmemesi için, bütün bakterileri, bütün virüsleri, bütün kötü niyetli insanları kontrol etmek istemekle ilgilidir; annelik !
Bu durum herkes için midir? Değildir !!! Tercih meselesidir… Kendini tanımakla ilgilidir. 40’lı yaşlara doğru yol alırken, aslında istemediği halde ‘Belki sonra pişman olurum…’ diye çocuk yapmamaktır, annelik !!!
Yani, akıl vardır mesela yarım olabilen… Ne dersen de kadınları ikiye bölüp, birbiriyle çarpamazsın !!!