- Hamileyken sadece “Yenidoğan” veya “0-3 ay” için giysi almak: Bu hatayı Ege’ye hamileyken yapmıştım. Üzerinde “Yeni Bebek” yazan ne varsa aldım. Bir sonra ki bedene geçtiğimizde çekmecede sadece 2 çift çora
p ve hediye gelmiş yün bir hırka vardı.
- Dışarı çıkarken bebek bezi çantasını evde unutmak: Şunu hayal edin: Alışveriş merkezinde dolanıyorsunuz. Bir yandan da bebeğiniz çok uslu bir şekilde etrafı seyrettiği için azıcık gururlusunuz. Çok geçmeden bebeğin kaka yaptığını anlıyorsunuz (!). Ama bu sadece kaka değil, resmen infilak. Sırtına kadar batmış bebekle aceleyle bebek odasına kendinizi attığınızda çantada gördükleriniz: Su dolu biberon, müzik çalan tırtıllı oyuncak ve bir paket kuru üzüm… Süper !
- Küvet musluğuyla savaş: Bebeğin banyosunu hazırlamak üzere önce sıcak, sonra soğuk tarafı açıp küveti doldurmaya başlıyorum. Ayarlamak için herhangi birine azıcık dokunduğumda ya musluk kapanıyor ya da ‘ŞAAAAARRRRRR’ diye akmaya başlayarak ılık suyu bozuyor. Kaç kere bunu yaptım allah bilir…
- Yarısı içilmiş kahve fincanını ortada bırakmak: Anneliğin olmazsa olmazlarından; 1 fincan kahveyi tek seferde bitiremezsiniz. Mutlaka bu önemli anı bölen bir ufaklık çevrede bulunur. Haftada en az 2 kere olmak üzere, mutlaka ufaklıklardan biri ya içine minik elini daldırır, ya öbürü şut çeker…Mutlaka.
- Eşinize karşı yalancı çıkmak : O eve gelmeden önce kıyametler kopar. Küçük çığlıklarla ağlar, büyük söz dinlemez. Siz cinnetin doruğuna ulaşmışken eşiniz işten eve gelir. Tam ona ne kadar zor bir gün geçirdiğinizi anlatmaya hazırlanırken, o karşısında kendisine doğru koşan, musmutlu 2 melek bulur…
- Kazara uyuyan bebeği uyandırmak: Herşey çok güzel ve sessiz. Bebek, odasında uyuyor, hatta sizin tahmin ettiğinizden biraz daha fazla süredir. Odasına parmak ucunda girip nefes alıyor mu diye kontrol etmek için azıcık dokunmak istiyorsunuz…ya da daha bebeğe varamadan bir yerinizi odasında bir yere çarpıyorsunuz…İşte size sağlıklı ama uyanık bir bebek !
Sizin ekleyecekleriniz var mı?
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.