1 aydır bunu düşünüyorum. Genelde hep haklı nedenlerim olduğunu düşünüyordum, ama aslında haklı olup olmamanın konuyu değiştirmediği bir durum bu. İtiraf ediyorum, ben zaman zaman Ege’ye bağırırken buluyorum kendimi. Haklımıyım; evet. Ne zaman başladığını düşündüğümde aklıma hep okul geliyor. Çünkü sabah kalktığımızdan itibaren hala ‘Okula yetişmeye’ indeksliyiz biz. Yuvayı da sayarsak 6 yıl, sadece ilkokulu sayarsak 4 yıldır her sabah kaç kere “Hadiiiii” dediğimi sayamam, say derseniz. Üzerine bir de ödevler, sınavlar girince iş zaman zaman çığrından çıkıyor. Bazı şeylerin hala otomatiğe bağlanmaması sanırım beni en çok bağırmaya iten neden. Okuldan gelince ellerin yıkanması, çantanın boşaltılması, yatarken dişlerin fırçalanması vb rutin işleri hala hatırlatmak zorunda olduğum için bozuluyorum, bağırıyorum ve evet…kendimi de bağırdığım için haklı görüyorum.
Ama annelik, sanırım çoğu zaman haklı olmamayı istetiyor insana. Bağırdıktan sonra sustuğum zaman kendimi kötü hissediyorum. Çocuğun üzüldüğünü görüyorum çünkü. Sonuçta açık olan bir nokta var; o 4 yıl da işlerini rutine bağlamayı öğrenemediyse, ben de bağırınca öğrenmediğini öğrenemedim demek ki. Tabii her ‘yüksek sesli uyarı’ sadece bu demek değil, sürekli kendisiyle ilgili negatif düşünce empoze etmiş oluyorum işte; neden mi çünkü onlar için ‘Anne-baba diyorsa doğrudur…’ Eşittir, “Ben aklımda tutamıyorum, yine beceremedim, zaten hep unutuyorum, vs vs…” Yani bir yerde kendisiyle ilgili en etkili beyin yıkamayı ben yapıyorum: “Sen yapamıyorsun.”
Kaş yapayım derken göz çıkarmak bu. Dışardan psikolojisine müdahale gelecek diye aslan kesil, evde bindiğin dalı kes. O yüzden bir aksiyon planı hazırladım kendime. 1 hafta süreyle hiçbir şekilde bağırmayacağım, eleştirmeyeceğim, sadece pozitif yorum yapacağım, bir nevi Ege ile ikimizi detoksa sokacağım. Çıkarımlarımı da burada paylaşacağım. Bakalım neler olacak.
Sonra bu süreyi uzatıp umarım yaşamımızda bir ‘devrim’ paylaşabilirim sizlerle…
Hoşçakalın.
Kategoriler:Çocuklar
Sabıırrr, beğendim çok 🙂
BeğenBeğen