“Hadi canım, sende !”
“Gayet iyisin…”
“Neyin varmış ki !”
“Düşer kalırsın valla !! ”
En sonunda kulağımı kapadım ve 1 ay önce kesin kararımı verdim…Doğum kilosundan aşağıya düşmek için herhangi bir diet yapmayan bendeniz, o son 3 kiloya sanki demir atmıştım. Evet, kolayca gözünü kapayabileceğiniz bir fazlalık; 3 kilo. Fakat her insanın alışık olduğu bir ağırlık, psikolojik bir sınır, bir de bir dolap dolusu ‘eskisi gibi durmayan’ giysiler olunca, bir yerde canına tak ediyor. Benim de etti.
Kilo, itiraf etmek gerekirse dünyada kapladığım ağırlık değil, sadece…Modumla, moralimle, psikolojimle de bağlantılı. O yüzden sadece daralmak anlamına gelmiyor benim için. Hedeflediğiniz kiloya ulaştığınızda, sanki daha çok kontrol sahibi oluyorsunuz. Kendinizi ‘boşvermişlik’te bulmuyorsunuz. Daha aktif oluyorsunuz ve gerçekten kendinizi iyi hissediyorsunuz.
Her insan kendi vücudunu, zaaflarını, yaptığı rejimin zor taraflarını bilir – dolayısıyla kendinizi çok zorlamayacak, motive kalmanızı sağlayacak bir plan seçmek çok önemli. Örneğin, artık bir tür gıda alerjim mi var, yoksa o da mı psikolojik – bilmiyorum ama karbonhidratlı besinlerde ipin ucunu kaçırdığımda çok acaip bir şişkinlik hissediyorum, beni rahatsız ediyor. Otomatik olarak bunları azalttığımda veya seçerek yediğimde de fark belirmeye başlıyor.
Mesela vücudunuzda ödemden – yani su tutmasından şikayetçiyseniz, önce bunu çözmekle başlayın, zor bir rejime başlamadan önce. Artık dietisyenler çok sayıda, her bütçeye, her yerde erişilebilir durumda…Yardım alın, inanın kendinizi çok daha iyi hissedeceksiniz.
3 kilodan sonra kendimi gerçekten ‘Ben’ gibi hissediyorum. Küçük şeyler asabımı bozmuyor. Eski kıyafetlerimin eskisi gibi durduğunu görünce içimden parande atmak geliyor.
Eğer siz de ‘ O son 3 kilo, son 5 kilo’ diyenlerdenseniz, hemen yarın (ama gerçekten yarın 🙂 ) bu konuda bir şeyler yapmaya başlayın. Moral düzeltmek için, dışardan bir desteğe ihtiyacınız yok – eğer hem aklınız, hem de bedeniniz son kilolara takıldıysa, verin gitsin !