Aslında bu yazıyı uzun zamandır yazmak istiyordum. Gözümün başına gelenler yüzünden yeni bir set doktorla tanışınca, bir kez daha anladım: Hayattaki en büyük lükslerden biri, güvenebileceğiniz bir doktorunuzun olması.
Hele hele, hamileyken ve bebeğiniz / çocuğunuz olduğu zaman…Bir kere şöyle bir şey var; kanınızın ısınmadığı, sevmediğiniz birine güvenmek zor bir olay. Daha önce yazmışımdır, yine yazıyorum. Hem çocuk doktorumuz, hem de Ege ile Duman’ın doğumunu gerçekleştiren canım doktorum, bana dese ki, ‘Köprüden atla, bir şey olmayacak…’; atlarım 🙂 10 yıldır, ikisinden de bir kez şüphe duymadım, bir kez kırılmadım ve bir kez de ‘Acaba’ demedim.
Buradan onları kocaman öpüyorum.
Gelgelelim, bir de ‘diğer’leri var…Geçen hafta onlardan bazılarıyla tanışma fırsatım oldu, birini şikayet etmek zorunda kaldım. Diğerini de Kutay boğazlayacaktı.
Acıdan kıvranıyorum, sabahı zor etmişim. Doktorun söylediği zamanda kontrol için orada olmuşuz. Acıbadem’de ki Şule Hanım, söylediğinden 40 dakika sonra hastaneye varış yapıyor. Ve baktığında da diyor ki; “Yara kapanmış. Hiçbir şey yok. Acımaması lazım, gözünü açabilirsin…”
Şaka mı bu, açamıyorum, çünkü batıyor. “Tamamen psikolojik. Daha önce başına geldiği için. Siz de bize biraz yardımcı olun canım ! Yatın, uyuyun !!!”
Bir şey demedim, çünkü halim yoktu. Ardından başka bir hastanede ‘normal’ bir doktor gördü beni. “1,5 cm yarık var, bu mu iyileşmiş !!” dedi. Doğru tedaviyi uyguladı, bakın şimdi yazı yazabiliyorum.
‘Acil’ kısmına bir gece önce gittiğimizde, bu kez başka bir doktor hiçbir şey yapamayacağını söyledikten sonra, telefon numarasını verdi: “Çok ağrınız olursa bütün gece arayabilirsiniz…”
– “Zaten çok ağrım olduğu için burdayım. Gece 2’de arasam, şimdi yapmadığınız ne yapacaksınız?”
– “Az önce damlattığım uyuşturucu damlayı damlatırım…”
– “Etkisi 10 dakika süren, hani?”
– “Yok, 20 dakika sürüyor…”
Yani eve geldiğimde yine aynı durumda olacağım…Ne anladım bu işten?
Demem odur ki; güvenmediğiniz, sevmediğiniz doktorla tedaviden de bir başarı sağlanmıyor bence. Ben diyorum ki, “Evde bebeğim var…Gece kalkıyor…Öyle yatıp uyuyamam ki ben !”
“Anneniz, kocanız baksın. Siz uyuyun. Yoksa geçmez !” cümlesi kadar halden anlayan, dahası hastayı rahatlatmak mümkünken, tedaviyi hızlandırmak için kolay çözümler varken, böyle anlayışsız, dediğim dedik, empati yoksunu doktorların eline kendinizi, çocuğunuzu ve yakınlarınızı bırakmayın.
Gerekirse 10 doktor görün, tanışın. Ama içinize sinmeden tırnağınızı bile emanet etmeyin.
Herkese sağlıklı günler !