‘Whiplash’ filmini gördünüz mü bilmiyorum; ama görmediyseniz kesinlikle tavsiye ederim. (Zaten dün J.K.Simmons buradaki öğretmen rolüyle Oscar aldı.) Film o kadar güzel ve yer yer gerçekliği sinir bozucuydu ki; düşünmeden edemedim. Tabii ki filmdeki aşırı bir örnek- ama pek çoğumuzun hayatında unutamadığı bir öğretmen yok mudur?
Bazılarımızın karşısına okul yıllarında çıkar, bazen yetişkinliğimizde rastlarız. Mutlaka mesleği ‘Öğretmen’ olmayabilir- ama siz de kimsenin görmediği bir ışığı yakalamıştır. ‘Ortalama’ olmanızı kabul etmez. ‘Başarı’, sizin için soyut bir kavramken, onu ete kemiğe dönüştürür; ve başardığınızda size büyük resmi gösterir, kendisini değil. Memnun etmeniz zordur. “Kesin beğenecek” dediğiniz şeyi beğenmez. Çıta hep biraz daha yükselir. Ummadığınız zaman sizi över, kendinize çok güvendiğinizde şöyle bir sarsarak kendinize getirir.
Bazı insanlar, bence ‘Öğretmen’ doğar. Toplum şanslıysa, meslekleri gerçekten Öğretmenlik olur. Zaman zaman kızarsınız, daha kolay bir hayatı özlersiniz. Fakat ona saygınız kocamandır; bırakmazsınız işin ucunu- hep bir sonra ki gülümsemeyi ve ‘Aferin’i alabilmek için.
Gün gelir mezun olursunuz; ya da sizi mezun eder kendi okulundan. Bir daha hiçbir zaman aynı insan olmazsınız, beyninizin bir kısmı onun gibi düşünmeye devam eder.
Ama hiç unutulmazlar.
Böyle bir figür kadar motive edici bir şey daha düşünemiyorum. Anneniz babanız ‘Çalış!!’ diye ter ter tepinirken, onun bir bakışı yeter. Belki de ilk defa hayatta herşeyden daha önemli birşeyi keşfedersiniz: ‘Saygı’. Zekaya saygı, beceriye saygı, emeğe saygı, tecrübeye saygı; her daim fit olması gereken en önemli kasınızdır. Bir kere bu kas gelişti mi; sizi global bir insan olmaya götürür, olaylar boyut kazanır, ‘Sevgi’ ve ‘Saygı’nın ayrı şeyler olduğunu ilk elden öğrenirsiniz.
Tabii, filmdeki gibi bir öğretmen, Ege ya da Duman’ın karşısına çıksa; büyük ihtimal çifte ile kovalardım 🙂 Ama ikisi içinde iyi bir ‘Öğretmen’ diliyorum hayatlarında. Doğru yönlendirecek, tıkalı kanalları açaçak, saygı duymayı; ve saygının sevgi gibi şartsız, kayıtsız olamayacağını, saygı denilen şeyin kalıcı ve üzerinde hep çalışılması gereken bir olgu olduğunu, başarının tadını öğretebilecek, (ve benim gidip tenhada yakalamak istemeyeceğim 🙂 ) bir Öğretmen; bütün çocuklara, hatta arada biz yetişkinlere de lazım, değil mi?
İngiltere’de Öğretmen açığını kapamak için, Eğitim Bakanlığının başlattığı bir kampanya vardı- ve motto’ları şuydu:
“Those who can do; Teach.” “Yapabilenler, Öğretin…”
Sevgiyle Kalın.
Kategoriler:Genel
Yazıyı okurken sevgili hocam Turgut Özakman’ı ne kadar özlediğimi farkettim bir anda. Günler boyunca kafa yorup, çözemediğim bir konu hakkında sadece bir tek soru veya cümleyle benim aradığım cevabı bulmamı sağlayan kişiydi o. Sadece yazım konusunda değil, hayatta kendi yolunuzu bulmanız konusunda kılavuzluk ederdi. Kendisini sevgiyle ve özlemle anıyorum .
BeğenLiked by 1 kişi
Işıklar içinde yatsın, yeri doldurulamayacak bir değerdi Turgut Özakman…
BeğenBeğen