Hepimiz için unutulmaz bir akşamdı. Birbirimize göz yaşları içinde sarıldık. Hemen aile büyüklerimizi aradık, haberi verdik. Annem, “Çocuk sevindireceğim yarın on tane.” dedi. Ege, “Aferin Duman!” derken, Duman’ı biraz fazla salladı ve Duman bağırmaya başladı.
Böylece kendimize geldik.
Bildiğim kadarıyla her annenin, bebekleri büyütürken bir ‘Nemesis’i oluyor. (Benim bir kaç tane vardı ya, neyse.) Hani hiç bir çözümün çözüm olmadığı, annenin o konuda bulduğu her kitabı ve her blogu okuduğu, umutsuzlukla kocakarı ilaçlarına bile başvurulan, ve genellikle de ‘olmazsa olmaz’ bir konudur bu. Kimi anne uykuyla derde girer, kimi beslenmeyle, kimi de, tıpkı benim gibi bezi bırakıp bırakamamakla.
Duman bezi 4 yaşında bıraktı.
3 yaşında ana okuluna başladığında, herkes rahattı. Ben hariç. ‘Akran öğrenmesi inadını kırar.’ dediler, ‘Bezi bırakanlara parti yapıyoruz, özeniyorlar. Hemen bırakır.’ dediler. Ama Duman özenmedi, bırakmadı. Fakat şöyle bir çözüm buldu. Okulda asla tuvalete gitmedi. Öğretmenini kırmadı, yaygara koparmadı. Birlikte ‘denediler’. Ama yapmadı.
Anaokulundaki ikinci senesinde, “Zaten okulda yapmıyorum. Bezi evde giyerim, okulda giymem.” dedi. İnsan bir kere altına kaçırmaz mı! Yok kardeşim, kaçırmadı. Evde denemelere başlayıp, çocuğu darlamadan bir deneyip bir bırakır olduk.
Denerken onu gözleyerek neyin ona engel olduğunu anlamaya çalışıyordum. O sırada okumadığım blog kalmadı, 2 tane çok bilinen pedagogla görüşme yaptım, (O da başka bir yazının konusu bu arada!)- Nanay. Hiçbir şey çözmedi.
Ta ki 2 şeyi farkedene dek: Birincisi, bez bir çeşit güvenlik hissi veriyordu ve onsuz çiş yapmaktan korkuyordu. İkincisi de, kaka olayı. Kakanın zor çıkması, durumu imkansıza sürüklüyordu.
Biraz araştırınca, bir ilaç buldum ve doktorumuza danıştım. Okeyi aldıktan sonra, kakayı daha kolay yapması için o ilaca başladık. (Dozu ayarlaması da bir süreç tabii.)
Ve bir akşam tuvalete gittiğimizde klozete çişini yine yapmadı.
“Peki, ben bezini buraya tutuyorum, sen yine de bezine yap.” diyerek bezi ondan azıcık uzakta tuttum. VE YAPTI!!! İşte evdeki kutlamalar o zaman başladı. Önemli olan, kötü bir şey olmadığını görmesiydi.
Çiş konusunda bezden klozete geçiş sadece 1 gündü! Fakat kaka öyle olmadı. Klozete oturmak istemiyordu.
Ben ne yaptım? Herkes bana deli dedi. Ama yaptım. Yo yo, kimseye aldırmadım. Çünkü hayalimde hep, ilkokul müdürüne; “Şey hehe ama bizim oğlan, hehe hala bezli de…Bişi olmaz di mi… hehe?” türünden açıklamalar yapıyor, geceleri bu kabusla uyanıyordum 🙂 Aradım taradım. Anaokullarında bulunan en küçük boy klozetten aldım! Ha tabii, tesisat var mı? Yok. Yani, bizim kullandığımızı atıp onu takarsanız var tabii ama Kutay, “Öyle bir şey yapmayacaksın…yani yapmayacağız değil mi?” diyerek tavrını baştan koyunca aklıma dahiyane bir fikir geldi.
Alt değiştirme bezlerinden bir tomar aldım. Klozetin içine yerleştirdim…Anladınız siz onu. Daha da grafikleşmek istemiyorum 🙂
Ve işe yaradı. Mini klozetten, klozet adaptörüne geçişimiz 2 ay sürdü. Eklemeliyim ki, ilacın faydasını da çok gördük.
İnan ki, ‘Bezi bırakamadık‘ yazımdan sonra bir 1,5 sene bırakamayacağımızı hesaba katmamıştım.
Öğrendiğim birkaç şey varsa, delirmeden önce müzmin sorunların fiziksel problemlerden kaynaklanıp kaynaklanmadığını iyi araştırmak gerekiyor. Eğer kakayı ilaçla çözmeseydik daha çok üzülecektik. Diğeri de işin psikolojik tarafını çözerken, sakin kalmak. İlk seferde bulamadıysanız bu hiç bulamayacaksınız demek değil.
Sağlıkla kalın !